Müsabakanın oynanacağı Aspmyra Stadı’nda basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Knutsen, kümede şimdi galibiyeti bulunmayan iki kadronun karşı karşıya geleceğini belirterek, “Grubun durumuna genel olarak bakmakla birlikte bizim için en kıymetlisi bu maçın ne olacağı. Bu maçı önemli halde oynarsak öteki maçları nasıl oynayacağımızı da günü gelince göreceğiz. Beşiktaş son derece düzgün, tarihi geniş ve deneyimli bir ekip. Büyük liglerde oynamış âlâ futbolcuları var. Grup oyunu olarak birbirilerine nasıl entegre olduklarını yarın göreceğiz. Bütün gücümüzü alana yansıtıp hamle futbolu oynayan bir grup olmak istiyoruz. Perşembe günü nitekim Bodo/Glimt üzere oynamalıyız.” diye konuştu.

Beşiktaş’ın son idmanını İstanbul’da yaparak Norveç’e gelmesiyle ile ilgili bir soruya Knutsen, “Neden gelmediklerini bilmiyoruz ve ilgilenmiyoruz. Brugge ile Beşiktaş ortasındaki maçı izledik. Hoş bir sonbahar akşamında gerçek Bodo/Glimt üzere oynarsak, kendi özelliklerimizi alana yansıtırsak bize karşı koyacak ekip olduğunu düşünmüyoruz. Bizim için kıymetli olan her oyuncunun yüzde yüzünü maça vermesi. 3 derecelik bir havada oynamak bizim için olağan. Beşiktaş’ın istediği hava 25 derecedir diye iddia ediyorum. Ayrıyeten çim alanda oynamak isterler fakat burası 3 derece ve alanımız yapay çim.” formunda karşılık verdi.

Bodo/Glimtli futbolcu Sondre Brunstad Fet ise güç bir gruba karşı oynamak için sabırsızlandıklarını vurgulayarak, “Bildiğimiz kadarıyla Beşiktaş’ın çok güzel ferdi futbolcular var. Zayıf oldukları kısım ise ekip oyununu oturtamadıklarını görüyoruz. Yeni hocayla çalışmaları onlar için bir handikap olabilir. Burada birçok büyük ekiple oynadık, en büyük ekip olarak Beşiktaş’la oynayacağız diyebilirim. Beşiktaş’ı düzgün tahlil ettiğimizi düşünüyoruz. Oyuncular için özel bir tedbirden çok kadro olarak tedbirlerimiz olacaktır.” tabirlerini kullandı.

FIFA’ya 1923 yılında kabul edilen A Ulusal Futbol Grubu’nun birinci maçının üzerinden 100 yıl geçti. Romanya ile Taksim Stadı’nda karşılaşan ulusal ekip, bu karşılaşmadan 2-2 beraberlikle ayrıldı.

26 Ekim 1923’te Taksim Stadı’ndaki karşılaşmaya A Ulusal Kadro; Nedim Kaleci, Hasan Kamil Sporel, Cafer Çağatay, İsmet Uluğ, Nihat Bekdik, Baron Fevzi, Emin Bey, Alaeddin Baydar, Zeki İstek Sporel, Sabih Arıca ve Bedri Gürsoy birinci 11’iyle başladı. O yıllarda oyuncu değişikliğine müsaade verilmemesine karşın Romanya’nın müsaadesiyle birinci yarıda sakatlanan Bedri Gürsoy’un yerine ikinci devrede İbrahim Kelle forma giydi.

Müsabakanın 25. dakikasında Ganzel’in golüne pürüz olamayan ay-yıldızlı grup, 32. ve 50. dakikalarda Zeki İstek Sporel’in golleriyle 2-1 öne geçmesine karşın Triç’ten yediği golle karşılaşmadan 2-2 beraberlikle ayrıldı.

Fethi Aytuna, AA muhabirine, ulusal kadronun birinci oluşumunun 1922 yaz aylarında gerçekleştiğini tabir etti.

İstanbul’un işgal altında olduğu devirde Türk kulüplerinden oluşan karmaların İngiliz birliklerinin karmalarıyla maçlara çıktığını anımsatan Aytuna, “1922 yılının haziran ayında spor basını tarafından ‘Milli Takım’ diye isimlendirilen Türk Karması, oynadığı 3 hazırlık maçını da kazandı. Sonra 1922 temmuzunda şimdiki ulusal kadro formasına emsal bir formayla beyaz üzerine kırmızı şeritte, göğüste beyaz şeritle bir maç yapıyorlar ve o maçı da 4-0 İngiliz Karması’na karşı kazanıyorlar. Orada oynayan oyuncular da bu birinci ulusal maça çıkan oyunculara yakın bir takım, o yükte bir takım.” diye konuştu.

A Ulusal Kadro’nun birinci maçında karşılaştığı Romanya kafilesinin karşılaşmadan 2 gün evvel vapurla İstanbul’a geldiğini kaydeden Aytuna, 26 Ekim’de de saat 3 civarında ekiplerin alana çıktığını lisana getirdi.

Karşılaşmanın Taksim Stadı’nda oynandığını anlatan Aytuna, “Stat hınca hınç dolu ve bu maç için biraz tadilattan geçiriliyor. Kırmızı, beyaz boyalı tahta parmaklıklar çekiliyor stadın etrafına, biner kişilik tahta iki tribün ek ediliyor. Onların ortasında bir balkon yapılıyor. Muhtemelen onur tribünü de bu balkonda hazırlanıyor. Evvel Rumen kadrosu alana çıkıyor, bando Rumen marşını çalıyor. Akabinde bizim ekibimiz alana çıkıyor. Kimi kaynaklara nazaran İstiklal Marşı, kimi kaynaklara nazaran de ‘Ey Vatan’ marşı çalınıyor. Seyirciler de bu marşı söylüyorlar.”

Aytuna, Taksim Stadı’ndaki karşılaşmanın hakemliğini İstanbul’da ticaretle uğraşan o dönemki Çekoslovakya’dan eski futbolcu Cratky’nin yaptığını kaydetti.

“İlk yarı 1-1”

Birinci 20 dakikalık kısmı istikrarlı geçen karşılaşmada daha sonra Türkiye’nin baskı kurmasına karşın Romanya’nın 1-0 öne geçtiğini kaydeden Aytuna, şöyle konuştu:

“32. dakikada bizim sol açığımız Bedir Bey, Bedri Gürsoy’un üzerine Romanyalı bir futbolcu düşüyor, kendisiyle 1986 yılında yapılan bir röportajda anlattığına nazaran dizinden ‘çat’ diye bir ses geliyor, dizi çıkıyor, oyundan çıkıyor bir süre sonra. Bizim ekibimiz lehine bir frikik veriliyor. Frikiği santrforumuz Zeki Rıza Bey kullanıyor. Çok sert bir şutla topu doksandan Romanya kalesine sokuyor ve bu ulusal kadromuzun birinci golü. Bu golün de fotoğrafı mevcut. Birinci yarı 1-1 eşitlikle tamamlandı.

İkinci yarıda aslında o yıllarda oyuncu değiştirmek yasak, sakat olsa bile. Hatta kaleci bile sakatlansa o oyuncu değiştirilmiyor, yerine ortadan birisi alınıyor. Ancak bu özel bir maç olduğu için, bir dostluk maçı olduğu için Romanya Kafilesi Başkanı ki kendisi zaten Romanya Futbol Federasyonu Başkanı aynı zamanda. Onun müsaadesiyle bizim meşhur Kelle İbrahim giriyor, Bedri Bey’in yerine. İkinci yarının birinci başlarında tekrar bizim baskımız devam ediyor. Hakikaten 50. dakikada Sabih Bey’in sert bir şutu var, kaleciden dönüyor. Çabucak yetişen Zeki Rıza Bey de topu tamamlıyor ve 2-1 öne geçiyoruz. Lakin bundan sonra oyun istikrarlı bir seyir izliyor. Maçın yaklaşık 70. dakikasında yanlış hatırlamıyorsam, bu sefer hakem Rumenler lehine bir frikik atışı veriyor, onlar da frikik atışından bir gol yapıyorlar. Oyunun sonuna kadar da bu biçimde istikrarlı bir biçimde gidiyor maç ve birinci ulusal maçımız 2-2 berabere bitiyor.”

Ali Sami Yen’in kadro seçimi

A Ulusal Futbol Kadrosu’nun birinci maçı için futbolcuları seçen ve kadrosu hazırlayan ismin Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen olduğunu aktaran Aytuna, karşılaşmanın birinci 11’inde Fenerbahçe’den 7, İstanbul’daki Altınordu ekibinden 3 ve 1 futbolcunun da Galatasaray’dan olduğunu söyledi.

Aytuna, bu durumun bugünkü kıymet yargılarına nazaran farklı olduğunu belirterek, kelamlarını şöyle tamamladı:

“O vakit o mevkilerin en güzelleri hangi kulüptense, oynadığı ekibe bakmadan o kulüpten seçiliyor. Ali Sami Bey de bir evvelki dönemin şampiyonu Fenerbahçe’den 7 kişi seçmiş. Zati Fenerbahçe’nin en kuvvetli evresi, yani evvelki dönem İstanbul Ligi’ni bırakın berabere kalmayı, gol yemeden namağlup bütün maçlarını sıfıra karşı bitirerek şampiyon olmuş. Fenerbahçe’nin en kuvvetli devri olduğu için 7 kişinin Fenerbahçe’den seçilmesi de çok doğal. Yani bugünün paha yargılarıyla bakıldığında o gün için çok, bugünle kıyasladığımızda çok enteresan bir olay.”

Sarı-kırmızılı takımın 29 yaşındaki deneyimli oyuncusu, 6 hafta süren sakatlık sürecinin akabinde ligin 9. haftasında 21 Ekim Cumartesi günü oynanan Çaykur Rizespor müsabakasıyla tekrar alanlara döndü. Cardoso, sarı-kırmızılı grubun 3-1’lik üstünlüğüyle tamamlanan karşılamada gol pası vererek skora da katkı sağladı.

Kayserispor’da 3. dönemini geçiren, asıl mevkisi orta saha olmasına karşın birçok durumda oynadığı için ekibin “joker”i olarak öne çıkan Cardoso, AA muhabirine, sakatlık sürecinin güç geçtiğini, kısa müddette alana çıkabilmek için elinden geleni yaptığını söyledi.

Cardoso, Çaykur Rizespor maçında kadro halinde âlâ bir oyun sergilediklerini belirterek, “Altı haftalık uzun ve yorucu bir sakatlık sürecinin akabinde kadroya döndüm. Çaykur Rizespor maçında asist yapmaktan fazla, gruba yardım edebilmek ve bu maçı kazanmamız benim için kıymetliydi. Bu maçı grup halinde kazandık ve üç puan aldık.” dedi.

Ligin 10. haftasında 27 Ekim Cuma deplasmanda Atakaş Hatayspor ile yapacakları maça değinen Cardoso, sıkıntı bir uğraşın kendilerini beklediğini ve bunun şuurunda hazırlıklarını sürdürdüklerini tabir etti.

“Adım adım amaçlarımıza gerçek ilerliyoruz”

Cardoso, teknik yönetici Recep Uçar’la yeni bir oyun anlayışına geçtiklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Hocamız yeni geldi. Onun da muhakkak bir vakte muhtaçlığı vardı. Yavaş yavaş bu süreci yeterli geçirdiğimizi ve atlattığımızı düşünüyorum. Elimizde âlâ ve kaliteli oyunculardan oluşan bir grup var. Adım adım amaçlarımıza yanlışsız ilerliyoruz. Hocamız da bu mühlet zarfında artık kendi oyun anlayışını bize aktarmaya başladı. Biz de onu daha düzgün tanımaya başladık.”

Kayserispor’da olduğu müddette kulübün önemli külfetler çektiğini anımsatan Cardoso, “Ben bu süreçte futbolcu olarak elimden geleni yaptım. Her vakit elimden gelenin fazlasını yapmaya çalıştım. Alanda üstün performans vermeye çalıştım. Bu süreçte taraftarlarımız da bize çok büyük takviye oldu. Maksadım her vakit ekip için alanda en güzelini yapmak.” diye konuştu.

Cardoso, verilen her vazifeye odaklanan bir yapısın olduğunu lisana getirerek, “Kayserispor’da yalnızca stoper ve kaleci durumunda oynamadım. Benim için nerede oynadığımın çok fazla bir değeri yok. Hocam bana hangi durumda vazife verirse, onu layıkıyla yerine getirmek için gayret ediyorum. Kadroya katkı yapmaya devam etmek istiyorum. Bu katkı asist de olabilir gol de olabilir. Bunun benim için çok da bir değeri yok. Benim için kıymetli olan kadronun muvaffakiyetinde hisse sahibi olabilmek.” değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Ajansı’nın Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü münasebetiyle hazırladığı “spor” temalı belge haberler kapsamında bu haberde başarılarıyla Türk basketboluna damga vuran atletler, ulusal ekip ve kulüpler bazındaki muvaffakiyetler ele alındı.

Yalçın Granit’ten Mirsan Türkcan’a, Erman Kunter’den Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğlu’na, Hüdai Budanur’dan Nevriye Yılmaz’a, başantrenörler Aydın Siyavuş’tan Aydın Örs, Ergin Ataman’a kadar birçok isim Cumhuriyet tarihinde ismini Türk basketboluna yazdırdı.

NBA’e giden birinci Türk Mirsad Türkcan

Ulusal basketbolcu Mirsad Türkcan, Amerikan Basketbol Ligi’nde (NBA) oynayan birinci Türk basketbolcu olarak tarihe geçti.

Mirsad, 1998 yılında Houston Rockets tarafından birinci çeşitte seçilerek NBA’e adım atan birinci Türk oldu. NBA mesleği pek parlak geçmese de Türk basketbolculara ABD’nin yolunu açan Mirsad Türkcan, 2001-2002 döneminde CSKA Moskova forması giyerken Avrupa Ligi’nde olağan döneminde en kıymetli oyuncusu (MVP) seçilen birinci Türk basketbolcu olma unvanını da aldı.

İlk ve tek NBA şampiyonu all-star Mehmet Okur

Mirsad Türkcan’ın açtığı yolda ilerleyen Mehmet Okur, NBA’de tarihi başarılara imza attı.

Detroit Pistons formasıyla 2003-2004’te şampiyonluğa uzanan Mehmet Okur, NBA’de şampiyonluk yüzüğüne sahip birinci ve tek Türk sportmen pozisyonunda bulunuyor.

Mehmet Okur, ayrıyeten 18 Şubat 2007’de düzenlenen NBA All-Star’da da forma giyerek bunu başaran tek Türk basketbolcu oldu.

NBA’de bir Türk yıldız: Hidayet Türkoğlu

Şu anda Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanlığını yürüten Hidayet Türkoğlu, NBA’de Türk basketbolunu temsil etmiş en değerli isimlerin başında geliyor.

NBA’de 15 yıl forma giyerek en fazla maça çıkan Türk olma unvanını hala elinde bulunduran Hidayet Türkoğlu, Orlando Magic’in de tarihine geçmiş bir isim.

Orlando Magic’in en değerli yıldızı olarak 2008-2009’da Doğu Konferansı şampiyonluğuna ulaşan Türkoğlu, NBA finalinde ise tarihe geçen seride Kobe Bryant’ın Lakers’ına boyun eğdi.

Hidayet Türkoğlıu, 2007-2008’de ise En Çok Gelişim Gösteren Oyuncu mükafatını alarak, NBA’de dönem mükafatı alan birinci ve tek Türk oyuncu oldu.

Unutulmazlar ortasında Yalçın Granit

Türk basketbolunun en değerli isimlerinden biri olan ve 88 yaşında hayatını kaybeden Yalçın Granit, Avrupa’da forma giyen birinci Türk oyuncu olarak tarihe geçti.

Yalçın Granit, 1955 yılında Galatasaray’dan Fransa’nın Racing Paris ekibine transfer olmuştu.

Avrupa Ligi’ni kazanan birinci Türk, sayı hükümdarı İbrahim Kutluay

Türk basketbolunun değerli şutörlerinden biri olarak Cumhuriyet tarihindeki yerini alan İbrahim Kutluay, Avrupa’nın en büyük kupasını kazanan birinci Türk olarak kayıtlara geçti.

2001’de Yunanistan’a giden birinci Türk basketbolcu olan ve AEK’ya imza atan İbrahim Kutluay, efsane başantrenör Zeljko Obradovic’in ekibi Panathinaikos’a 2001 yılında imza attı. Birinci yılında ekibin en kıymetli isimlerinden biri haline gelen Kutluay, Avrupa Ligi zaferi yaşayarak bu sevinci yaşayan birinci Türk basketbolcu olarak tarihteki yerini aldı.

Kısa bir mühlet NBA’de de forma giyen İbrahim Kutluay, 1998-1999 döneminde Fenerbahçe’yle Avrupa Ligi’nde sayı krallığı da yaşadı.

Erman Kunter’den 153 sayı

Türk basketbol tarihinin en değerli yıldızlarından Erman Kunter, Türkiye’de bir maçta en fazla skor üreten oyuncu unvanını elinde bulunduruyor.

Erman Kunter, Fenerbahçe’nin 1988’de Hilalspor’u 175-101 yendiği maçta sarı-lacivertli formayla 153 sayı atarak rekor kırarken, birinci yarıda kaydettiği 81 sayıyla da bir devrede en fazla sayı üreten basketbolcu olarak tarihe geçti.

Kunter, 2009-2010’da Cholet’i Fransa Birinci Basketbol Ligi şampiyonu yaparak, antrenör olarak da bir unsur imza attı. Kunter, yabancı bir takımın başında lig şampiyonluğu yaşayan birinci ve tek Türk antrenör oldu.

Bütün sayılar Hüdai Budanur’dan

Türk basketbol tarihinde Beşiktaşlı Hüdai Budanur, kırılması güç bir rekora sahip.

1957 yılında İstanbul Spor ve Stant Sarayı’nda yapılan İstanbul Ligi maçında Beşiktaş, İstanbul Karagücü’nü 110-56 yenerken, Budanur, siyah-beyazlıların 110 sayısını da tek başına attı.

WNBA’de oynayan birinci Türk: Nevriye Yılmaz

Cumhuriyet tarihinde bayanlarda en kıymetli atletlerden biri de ulusal basketbolcu Nevriye Yılmaz oldu.

Nevriye Yılmaz, Bayanlar Amerikan Basketbol Ligi’nde (WNBA) forma giyen birinci Türk olarak tarihe geçti. 2003 yılında Phoenix Mercury’e transfer olarak ABD’ye adım atan Nevriye, A Ulusal Bayan Basketbol Grubu’yla iki kere olimpiyatlarda yer aldı ve Avrupa şampiyonalarında birer gümüş ile bronz madalya aldı.

Galatasaray ve Fenerbahçe’yle büyük muvaffakiyetler kazanan, sarı-kırmızılılarla bir kere de Avrupa Ligi zaferi yaşayan Nevriye Yılmaz, mesleğine Türkiye’de 10 lig, 6 Türkiye Kupası, 3 sefer da Cumhurbaşkanlığı Kupası zaferi sığdırdı.

Tarihe geçen başantrenörler

Cumhuriyet tarihinde Türk basketboluna ismini altın harflerle yazdıran isimlerin başında Aydın Örs, Ergin Ataman ve Aydan Siyavuş geliyor.

Türk basketboluna hem oyuncu hem de başantrenör birçok isim kazandıran Aydın Örs, 1996’da Efes Pilsen’e Koraç Kupası’nı kazandırarak Türkiye’ye birinci Avrupa kupasını getirdi. Efes Pilsen ve Fenerbahçe’yle kariyerinde 6 lig, dörder Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanan Aydın Örs, A Ulusal Erkek Basketbol Ekibi’yle 2001’de Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalya elde etti.

Cumhuriyet tarihinin en başarılı Türk başantrenörü ise kazandığı kupalarla ve birincilerle Ergin Ataman oldu. Ataman, Türkiye’ye tam 4 sefer Avrupa’da kupa getirdi.

Beşiktaş’la EuroChallenge, Galatasaray’la Avrupa Kupası kazanan Ergin Ataman, Anadolu Efes’le iki kere üst üste THY Avrupa Ligi’nde tepeye çıktı. Ülke dışında da grup çalıştıran Ergin Ataman, 2002’de İtalya’nın Montepaschi Siena kadrosuna Avrupa’da Saporta Kupası’nı kazandırdı. Başarılı başantrenör, 6’şar sefer Türkiye şampiyonluğu ve Türkiye Kupası, 8 kere da Cumhurbaşkanlığı Kupası zaferini tattı.

Şu an Yunanistan’da Panathinaikos’u çalıştıran Ataman; Beşiktaş, Galatasaray ve Anadolu Efes’le lig zaferi yaşayarak, 3 farklı kadroyla bunu başaran tek başantrenör olarak tarihe geçti.

Türkiye’de erkek basketbolunda en fazla şampiyonluk yaşayan başantrenör unvanı ise Eczacıbaşı ve Efes Pilsen’le toplam 7 kere zafere ulaşan Aydan Siyavuş’ta bulunuyor.

Kadın basketbolunda tarihe geçen başantenörler

Bayan basketbolunda Cumhuriyet tarihine geçen en kıymetli başantrenörler ise Ekrem Mutlu, Zafer Kalaycıoğlu ve Ceyhun Yıldızoğlu oldu.

Kupa koleksiyoneri olan Zafer Kalaycıoğlu; Galatasaray, Fenerbahçe ve Yakın Doğu Üniversitesi’yle ligde zafere ulaştı. Kalaycıoğlu; ligde 8, Türkiye Kupası’nda 11, Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda ise 8 sefer zafere ulaştı.

Zafer Kalaycıoğlu, Yakın Doğu Üniversitesi’ne 2017’de FIBA Bayanlar Avrupa Kupası’nı da kazandırdı.

Galatasaray’la tarihe geçen Ekrem Şad ise, 2014’te Avrupa Ligi’ni Türkiye’ye getiren birinci başantrenör olarak sarı-kırmızılıların başında yer aldı. Ekrem Mutlu, Galatasaray’la 4 lig, 2 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası da elde etti.

Ceyhun Yıldızoğlu ise A Ulusal Bayan Basketbol Grubu’nu olimpiyatlara götüren birinci isim oldu. Yıldızoğlu idaresinde ulusal kadro, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda 5. olurken, Avrupa şampiyonalarında 2011’de gümüş, 2013’te ise bronz madalya elde etti. Ulusal grup Yıldızoğlu’yla 2014’te ise Dünya Kupası’nda dördüncü oldu.

Türk basketbolunun, Avrupa’da 14 kupası var

Cumhuriyet tarihinde Türk basketbolu kulüpler bazında tam 14 defa Avrupa kupası kazandı.

Erkeklerde Avrupa Ligi’ni Anadolu Efes 2, Fenerbahçe ise 1 kez aldı. Galatasaray ve Darüşşafaka BTK Avrupa Kupası’nı, Bahçeşehir Koleji FIBA Avrupa Kupası’nı, Beşiktaş ise FIBA EuroChallenge Kupası’nı birer defa kazanma muvaffakiyetini gösterdi.

O zamanki ismiyle Efes Pilsen, 1996’da Koraç Kupası’nı alarak Türkiye’ye birinci Avrupa zaferini getirdi.

Bayanlarda ise Galatasaray ve Fenerbahçe birer defa Avrupa Ligi zaferi yaşadı. Galatasaray ayrıyeten iki sefer, Yakın Doğu Üniversitesi ise bir kere FIBA Avrupa Kupası’nı Türkiye’ye getirdi.

Fenerbahçe Bayan Kadrosu, bu dönem Harika Kupa’yı da kazanarak Türk kadrolarının Avrupa’daki kupa sayısını 14’e çıkardı.

12 Dev Adam, 2001 ve 2010’da gönüllerde taht kurdu

A Ulusal Erkek Basketbol Kadrosu, Cumhuriyet tarihinde iki kere memleketler arası arenada final oynadı.

2001 yılında Türkiye’de düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası’ndaki başarısıyla “12 Dev Adam” unvanını alan ulusal grup, tertipte final oynadı. Yugoslavya’ya kaybeden Türkiye, gümüş madalya alarak ulusal gruplar bazındaki en büyük muvaffakiyetini elde etti.

Türkiye 2010’da Dünya Şampiyonası’na konut sahipliği yaparken “12 Dev Adam” bir kere daha final oynama başarısı gösterdi. Finalde yıldızlar topluluğu ABD’ye yenilen Türkiye, dünya ikincisi olarak gümüş madalya aldı.

A Ulusal Bayan Basketbol Ekibi iki kere olimpiyat gördü

Bayan basketbolunda Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki yükselişi 2000’li yıllarda başladı.

Ulusal grup 2012 ve 2016’da olimpiyatlara giderek Türkiye’ye büyük gurur yaşattı. Ay-yıldızlılar, 2011’da Avrupa ikincisi, 2013’te Avrupa üçüncüsü, 2014’te dünya dördüncüsü, 2012’de olimpiyat beşincisi, 2016’da ise olimpiyat altıncısı oldu.

Türk basketbolunda öteki birinci ve rekorlar

– Türkiye birinci defa 1949 yılında Kahire’deki Avrupa Şampiyonası’na katıldı.

– 1951 yılında 7. Avrupa Şampiyonası’nda Türk hakem İzzettin Somer, final maçını yöneterek bu alanda bir unsur imza attı.

– 1959 yılında Türkiye, tarihinde birinci sefer Avrupa Şampiyonası’na mesken sahipliği yaptı.

– 1961 yılında Galatasaray, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası birinci cinsinde Yunanistan’ın Olympiakos grubunu 2 maçta da yenerek, Avrupa kupalarında tıp atlayan birinci Türk grubu olma muvaffakiyetini gösterdi.

– 1980 yılında Eczacıbaşı Erkek Basketbol Grubu, Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda çeyrek finale yükselen birinci Türk grubu oldu.

– 1981 yılında Avrupa Karması’na seçilen birinci Türk oyuncu Efe Aydan.

– ABD’de Evansville Üniversitesi grubuyla NCAA play-off’larında oynayan birinci Türk oyuncu Buyruk Turam.

– Memleketler arası alanda birinci ulusal maç Yunanistan ile 24 Haziran 1936’da yapıldı. Beyoğlu Halkevi Salonu’nda yapılan maçı, Türkiye 49-12 kazandı.

– Milletlerarası alanda birinci resmi maç ise Şili ile 7 Ağustos 1936’da oynandı. Berlin Olimpiyatları’nda yapılan maçı Türkiye 30-16 kaybetti.

– 1956 yılında yapılan birinci gençler Türkiye birinciliğini Fenerbahçe kazandı.

– Türkiye, Balkan Şampiyonası’na birinci sefer Sofya’da 1960 yılında katıldı. Türkiye, 1981 yılında Balkan şampiyonu oldu.

– Levent Topsakal, Türkiye-İrlanda yıldız ulusal maçında 78 sayı atarak, ulusal formayla bir maçta en çok sayı atan oyuncu unvanını aldı.

İngiliz futbolcu, Mehmet Cengiz Tesisleri’nde basın mensuplarına, Galatasaray’ın çok güçlü ve iyi oyunculardan kurulu olduğunu söyledi.

“UMARIM GALATASARAY YORULMUŞTUR”

Galatasaray’ın UEFA Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih’e karşı çok tesirli bir oyun ortaya koyduğunu belirten Shelvey, “Umarım Galatasaray bu müsabakada biraz yorulmuştur. Hazırlıklarımızı olağan tempoda sürdürüyoruz. Kayseri’de yaşadığımız hayal kırıklığını geride bırakıp Galatasaray maçını kazanmak istiyoruz.” diye konuştu.

Shelvey, her maç daha düzgün olmak için çalıştığını vurgulayarak, “Hocamızın taleplerine karşılık vermeye ve ekibe ahenk sağlamaya çalışıyorum. Her günü severek geçiriyorum. Önümüzdeki periyotta taraftarlarımızı ve beni izleyenleri daha çok şad etmek istiyorum.” tabirlerini kullandı.

Galatasaray karşısında çok yeterli olmaları gerektiğini kaydeden 31 yaşındaki oyuncu, “Takım olarak oyunu yönlendirmemiz, birlikte hareket etmemiz her şeyden kıymetli. Grup içinde gol atmayı çok düşünmüyorum. Benim gol atmamdan çok gruba yarar sağlayacak şeyler çok pahalı.” değerlendirmesinde bulundu.

“ÇOK ŞEY ÖĞRENECEĞİM”

Jonjo Shelvey, İngiltere’de kimi basın yayın organlarına verdiği röportajda, teknik yönetici İlhan Palut’un oyun anlayışını anlattığını belirterek, şunları söyledi:

“Hocam ile çok düzgün bir irtibatım var. İngiltere’de yaptığım açıklamada Newcastle’da çalıştığım hocalara çok benzediğini söylemiştim. Oyuna duyduğu tutkusu ve işine olan aşkı. Futbolu muhakkak çok seven bir antrenör. Bunu net formda görüyorsunuz. Ondan çok şey öğreneceğimi düşünüyorum. Onunla çalışmaktan büyük keyif alıyorum. Gelecekte bizi çok hoş günlerin beklediğine inanıyorum.”

Tecrübeli futbolcu, İngiltere ve Türkiye’deki grupların birbirinden çok farklı karakteristik özelliğe sahip olduğuna işaret ederek, “Türkiye’de gruplar birbirine denk. Geriden oyun kurduğumda daha çok katkı sağlayabileceğimi düşünüyorum. İngiltere’de olduğu üzere önde baskılara katılacağım durumlar da olacaktır. Buna Galatasaray maçı ile de başlayabiliriz.” diye konuştu.

Uçar, kulüp tesislerinde gerçekleştirilen idmandan evvel basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ulusal maçlar hasebiyle lige verilen ortanın gruba uygun geldiğini belirtti.

Ortadan sonra Çaykur Rizespor müsabakasının kendileri için yeni bir başlangıç olduğunu vurgulayan Uçar, “Sakat olan oyuncularımız yeni yeni gruba katılıyor. Yeni gelen oyuncuların birden fazla uzun müddet ferdî idman yapmış. Artık hem adaptasyon problemini hem fizikî eksiklerini giderdik.” dedi.

“ÖNÜMÜZDEKİ 3 MAÇ ÖNEMLİ”

Uçar, son 3 maçını kazanamayan bir kadro olarak çıktıkları Çaykur Rizespor müsabakasından 3 puanla ayrılmanın topluluğa büyük moral verdiğini lisana getirdi.

Çaykur Rizespor maçında ortaya konulan oyundan genel manada şad olduğunun altını çizen Uçar, şunları kaydetti:

“Önümüzdeki üç maç çok büyük mana söz ediyor. Bizim rotamızı belirleyeceğini düşünüyorum. Bu maçlardan da istediğimiz sonuçları alabilirsek Kayserispor’un önünün daha da açılabileceğini düşünüyorum. Bu hafta oynayacağımız Hatayspor’un Rizespor’la misal özellikleri var. Yaş ortalaması Çaykur Rizespor’la birlikte ligin en genç ekiplerinden biri. Çok atletik oyunculara sahipler. Bu dönem yalnızca Fenerbahçe’ye kaybettiler. 8 hafta yenilmemeleri mutlaka tesadüf değil. Tersine mevcut kalitenin, oyun anlayışının göstergesi. Bunun farkındayız lakin rakip kim olursa olsun oyunumuzu geliştirmeye çalışıyoruz. Daha yeterli bir oyunla, daha yeterli bir çaba ortaya koyarak her maçtan puanla dönmek istiyoruz.”

“PERFORMANSIMIZI GELİŞTİRECEĞİZ”

Sarı-kırmızılı grubun değerli oyuncularından Mame Thiam ise MKE Ankaragücü yenilgisinden sonra kadro halinde tepki göstererek Çaykur Rizespor’u yenmenin kendileri için değerli olduğunu söyledi.

Hatayspor maçının güçlü geçeceğini söz eden Thiam, şöyle konuştu:

“Deplasman performansımızı geliştirmek ismine bu maça çok düzgün hazırlanıyoruz. Maçın ehemmiyetinin farkındayız. Umarım en yeterli oyunumuzu sergileyip buradan başarılı bir sonuç alırız. Recep Uçar sıkıntı bir devirde Kayserispor’un başına geçti. Biz oyuncular da yeni hocayla birlikte daha çok çalışarak ekibin başarısı için uğraş ediyoruz.”

Kayseri temsilcisinin genç kalecisi Bilal Bayazıt da kadronun Recep Uçar’ın oyun sistemine alışmaya başladığını belirterek, bununla birlikte puanların da geleceğine inandığı lisana getirdi.

Daha evvel Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray ile A Ulusal Bayan Basketbol Kadrosu’nda da forma giyen Özge Kavurmacıoğlu, FIBA Bayanlar Avrupa Kupası H Kümesi’nde KP Tany Brno ile Antalya Spor Salonu’nda yarın saat 18.00’de yapacakları çabayı, AA muhabirine kıymetlendirdi.

Özge Kavurmacıoğlu, Avrupa Kupası’ndaki ikinci maçlarında Lüksemburg temsilcisi BBC Grengewald’i 18 Ekim’de Antalya Spor Salonu’nda 74-73 yenerek kümedeki birinci galibiyetlerini aldıklarını anımsattı.

“TAKIM OLARAK KAZANMAYA ODAKLIYIZ”

O müsabakayı son saniyede kazandıklarına değinen 30 yaşındaki basketbolcu, “Takım olarak daima kazanmaya odaklıyız. Her maça kazanmak için çıkıyoruz. Brno maçı da bizim için çok değerli. Çabayı son saniyeye kadar bırakmıyoruz. ING Bayanlar Basketbol Muhteşem Ligi’nde de altı maçta dört galibiyet elde ettik. Yenilgileri kendimize yakıştıramıyoruz. Onun için daha çok çalışıyoruz.” diye konuştu.

Özge Kavurmacıoğlu, ekipte herkesin çok istekli olduğunu vurguladı.

Başantrenörleri Selen Erdem’in hırsının ve azminin kendilerine olumlu yansıdığını lisana getiren Özge Kavurmacıoğlu, “Neler istediğini, saha içinde ne yapmamız gerektiğini biliyorum. Son günlerde hocamız fenomen oldu diyebilirim. İdmanlarımız ve maçlarımız hoş, keyifli geçiyor. Her geçen gün daha uygun olacağımıza inanıyorum.” tabirlerini kullandı.

İlk 9 hafta itibariyle Edin Dzeko (9 gol, 2 asist), Szymanski (9 gol, 1 asist) ve İrfan (7 gol, 3 asist) mesleklerinin en verimli periyotlarını geçirdiler. Ulusal Kadro’nun bankosu İsmail Yüksek de performansıyla göz kamaştırıyor.

Hatayspor’u yenerek ligde 9’da da 9, genelde de bu dönem 17’de 17 yapan Fenerbahçe’de yalnızca ekip değil ferdi istatistiklerde tepe yaptı. Birinci 9 haftada 9 gol 2 asistle toplam 11 gole direkt katkı yapan Dzeko daha evvel 2011/12 döneminde birinci 9 haftada M.City formasıyla 8 gol 2 asist (10 gol katkısı), 2016/17 döneminde da Roma formasıyla 8 gol, 3 asiste (11 gol katkısı) imza atmıştı.

ÇUBUKLU İLE COŞTULAR

2017/18 döneminde da tekrar Roma formasıyla 7 gol 1 asist (8 gol katkısı) yapmıştı. 9 gol, 1 asist yapan Szymanski ile 7 gol, 3 asiste imza atan İrfan Can Kahveci de mesleklerinin en verimli birinci 9 haftasını geçirdiler. Bu üçlünün ligde attığı gol sayısı ise 17 ekipten daha fazla. Tıpkı halde İsmail Yüksek de dayanılmaz bir performans sergilemeye devam ediyor.

AVRUPA’NIN ZİRVESİNDE

Fenerbahçe, ligde ve Avrupa’da 17’de 17 yapan tek grup oldu. Elde ettiği 19 averajla da yeniden tepede. Fenerbahçe birinci 9 haftada 19 gol averajını daha evvel 1996/97 ve 1964/65 dönemlerinde yakalamıştı.

GERÇEK BİR EKİP LİDERİ

Avrupa futbolunda son 13-14 yıla damgasını vuran bir isim olan Boşnak yıldız Edin Dzeko, kaptanı olduğu Fenerbahçe’de yalnızca skora olan katkısı ile değil saha içi liderliği ile de ön plana çıkıyor.  

Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynanan müsabakanın akabinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Hollandalı teknik adam, birçok futbolcunun kendi düzeyinin altında olduğunu vurguladı.

Ferdî olarak çok kusur yaptıklarını lisana getiren Patrick Kluivert, “Hayal kırıklığı yaşadığımız bir sonuç aldık. Maçı acı bir halde kaybettik. Tekrar işe koyulmamız lazım ve tepki göstermemiz gerekiyor. Konyaspor ile kazanmamız gereken bir maç oynayacağız. Bugün sonuç prestijiyle kendi ekibimi, bugüne kadar gösterdiğimiz performansımızda görmedim.” sözlerini kullandı.

Müsabaka öncesinde grupla yaptığı toplantıda çok dikkatli olmaları gerektiğini konuştuklarının altını çizen Hollandalı çalıştırıcı, şöyle devam etti:

“Karagümrük’e alan verdiğinizde oynayabilen bir kadro. Bu bahiste, işaret ederek ‘şu futbolcum kötüydü’ dememem lazım. Genel olarak grup halinde düzeyin altında performans gösteren bir kadro vardı. Maalesef yenilgisi yaşadık lakin öz inancı geri kazanmamız gerekiyor. Bu maçı daha dikkatli biçimde tahlil edeceğiz.”

Altyapısında yetiştiği Hollanda Ligi grubu Ajax’ın 9. hafta sonunda küme düşme sınırında yer almasıyla ilgili de konuşan Kluivert, “Önceliğimiz Adana Demirspor. Fakat natürel ki de Ajax’ın bu durumda olması beni üzüyor.” açıklamasını yaptı.

Son olarak kadronun iç saha ve deplasman maçlarında farklı performans sergilemesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Kluivert, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Bu durumun şu anda sebebini bilmiyorum fakat burada Ankaragücü ile oynadığımızda da yeterli performans sergilememiştik. Tahminen de statla alakalı bir durumdur. Biz alanımızda oynarken taraftarımızın takviyesi her vakit ardımızda oluyor. Tahminen daha çok taraftar takviyesine muhtaçlığımız var.”