DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık kıymetlendirme toplantısında gündemi kıymetlendirdi. Babacan şu sözleri kullandı:
‘Nükleer savaşın kazananı olmaz, kaybedeni tüm dünyadır’
“Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı bu taarruz temelsizdir, ikna edici hiçbir münasebete dayanmamaktadır. Rusya Federasyonu’nun kışkırtılması kelam konusu değildir. Bu atağın yasal hiçbir boyutu yoktur. Bağımsız bir ülkeye kukla bir rejim getirmek üzere arkaik bir ihtiras, yeni bir insanlık krizine kapı aralamıştır. Nükleer akın tehdidinin işaret edilmesi insanlık ismine utanç verici bir gelişmedir. Nükleer savaşın kazananı olmaz. Kaybedeni ise tüm dünyadır.”
‘Niçin vatandaşlarımızı ateşin ortasında bıraktınız?’
“Belli ki bizim hükûmet, Rus saldırısının yalnızca Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesi ile sonlu kalacağını hesap etmiş” diyen Babacan Ukrayna’daki Türkiye vatandaşlarının tahliye süreçlerine ait şunları söyledi:
“İngiltere, ABD, Avustralya, İsrail taarruzdan 10-13 gün evvel vatandaşlarına tahliye daveti yaparken siz uyuyor muydunuz? Niye vatandaşlarımızı ateşin ortasında bıraktınız? El alem açık açık davet yapmış, bizimki ‘İletişim bilgisi kayıtlı olanlara ikazda bulunduk’ diyor. Dışişleri açıklamasında tahliyeye 25 Şubat’ta başlandığını görüyoruz. İşgal başlamış, millet savaş ortasında kalmış, bizim hükûmet anca tahliye etmeyi aklına getirebilmiş. Jeton o vakit düşmüş.”
‘Artık hiçbir şey eskisi üzere olmayacak’
“Bundan bu türlü, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa ülkelerinin güvenlik stratejisinin tümüyle güncellenmesi gerekecektir. Türkiye, bir Avrupa ülkesidir. Türkiye’nin de içinde olduğu Avrupa, çok net ve süratli adımlarla bu yeni periyodun gereklerini yerine getirmek zorundadır. Artık hiçbir şey eskisi üzere olmayacak. Bu savaşın ekonomik sonuçları da yıkıcı olacaktır. Temel ham unsur fiyatlarındaki artış global ölçekte yeni enflasyon dalgasını tetikleyecek.”
‘Demokratikleşme gereksinimi beka sorunu haline gelmiştir’
“Her konuşmamda hukukun üstünlüğüne ve demokrasi düzeyimize yaptığım vurgular, milletimizin güvenliği ve refahı için acil ikaz niteliğindedir. Zira Türkiye’nin demokratikleşme muhtaçlığı yalnızca uygun niyetli bir telaffuz değil, ertelenemez bir beka problemi haline gelmiştir. Bu husus, diplomatik bir pazarlık konusu değildir. Bu mevzu bizim insanımız içindir.”
‘Avrupa Birliği doğrultusunda kararlı adımlar gerekir’
“Türkiye’yi dış siyasette her manada zayıflatan akıl dışı maceralar artık sona gelmiştir. Bundan sonrası ülkenin güvenliğine de iktisadına de büyük ziyan verir. Dış siyasette bugüne kadar yaptığı yanlışlarla önemli bir eksen meselesine yol açan Erdoğan-Bahçeli-Perinçek troykasının, dış siyasetteki yalpalama periyodu artık sona ermelidir. Türkiye’nin, pek çok Avrupa kurumunun onurlu bir üyesi olarak, sorumluluğunun gereğini yapması kaçınılmaz bir gereksinimdir. Avrupa Birliği doğrultusunda bir an önce kararlı adımlar atması gerekir. Bunun yolu ise, ülkeyi yöneten troykanın işine son verip, süratlice demokratikleşmektir.”
‘Otoriter iktidar sona erdiğinde Avrupa Birliği gayesi mümkün olacak’
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye hitaben kullandığı “Birileri saldırdığı vakit mı Türkiye’yi gündeminize alacaksınız?” sözlerini şu sözlerle eleştirdi:
“Türkiye’nin insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti imtihanındaki başarısız karnesi devam ettiği sürece, siz hiç sağa sola bakmayın. Otoriter iktidarınız sona erdiğinde, aslında Avrupa Birliği maksadından kelam etmek mümkün olacaktır. AİHM kararlarını uygulamak başta olmak üzere, üniversal hukuka uyduğunuz vakit AB maksadından kelam etmek aslında mümkün olacaktır. Yalpalama devri sona erip, memleketler arası toplumda ülkemize inanç ve prestij kazandıracak ataklar yaptığımızda, AB gayesinden kelam etmek zati mümkün olacaktır.”
Babacan’dan hükûmete 4 tavsiye
Babacan, hükûmete yönelik acil ekonomik tavsiyelerini ise şu sözlerle paylaştı:
“Derhal, enflasyon üzerindeki baskıların dengelenmesine yönelik adımlar atılmalıdır. Besin güvenliği konusunda, Beştepe’deki ithalat lobisinin faaliyetlerine son verilmeli ve devlet artık Rusyalı çiftçiyi değil, kendi çiftçimizi desteklemelidir. Türkiye’nin güç arz güvenliği sağlanmalı ve tek bir ülkeye bağımlılığın azaltılmasına yönelik çalışmalara ivedilikle başlanmalıdır. Bu gayeyle tarım ve güç kesimlerinde alternatif kanallar geliştirilmelidir.”
‘Muhtemelen Merkez Bankası yeniden ağır döviz satıyor’
“Muhtemelen bugünlerde Merkez Bankası yeniden art kapıdan ağır döviz satıyor. Sayılar çıkar ortaya. İstedikleri kadar gizlemeye çalışsınlar. Kur artışı demek de enflasyonda yeni bir artış dalgasının gelmesi demek. Bu savaşın ekonomimize en az 20-25 milyar dolarlık bir ziyana yol açacağını öngörebiliyoruz. Ülkemizdeki otoriter paydaşlığın, dış gelişmeler karşısında iktisadımızı kırılgan hale getirmesinin ağır sonuçlarını yaşıyoruz.”
‘Rusya’ya çok bağımlılığın sebeplerinden birisi hükûmetin doğu ve güneydeki ülkelerle alakaları bozmasıdır’
“Şu anda yalnızca Türkiye değil, şayet Avrupa doğal gaz tedariki konusunda alternatif kaynaklara sahip değilse, Rusya’ya çok bir bağımlılık varsa, bunun en değerli sebeplerinden birisi şu andaki hükûmetin Türkiye’nin doğusundaki ve güneyindeki ülkelerle siyasi alakaları bozmasıdır. Bilerek yaptılar: Dışarıda düşman gösterip, içeride oy potansiyelini müdafaaya çalıştılar. Dar ideolojik bakışlarını ülkenin dış siyasetini berbat etmek için kullandılar.”
‘İstişareyi unuttukları için bizi anlayamazlar’
“Sürekli kriz üreten mevcut otoriter ittifakla vedalaştığımızda, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile her bireyin tek tek güçlendiği bir Türkiye’ye kavuşacağız. Her bir vatandaşımız kendisini ülkenin eşit ve güçlü bir vatandaşı hissedecek. İktidarın irili ufaklı ortaklarından gelen laflara bakmayın. Müthiş rahatsızlar. Bu türlü bir şey beklemiyorlardı. Onlar uzun müddettir istişareyi, farklı siyasi kimlikteki beşerlerle birlikte hareket etmeyi, dinlemeyi unuttukları için bu türlü konuşuyorlar. Unuttukları için bizi anlayamazlar.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
